Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez




"Anneme söyleyin, insan öleceği zaman değil ölebileceği zaman ölür"

Aureliano Buendia

Nobel ödüllü GGM abimizin şaheseri. Dünyanın sayılı eserleri arasında kendine yer edinmiş güzide bir kitap..

Sağolsun Can Yayınları kitabın çıktığı 1967 yılından 17 yıl sonra 1984' te ülkemizin kitapseverlerine kazandırmış. Benim elimdeki basım ise 39. basım. Kitabın ne denli başarılı olduğu buradan da anlaşılıyor icabında.

Yaklaşık 350 sayfadan oluşan kitabı okumaya başladığınızda bambaşka bir dünyada hissediyorsunuz kendinizi. Daha ilk satırlarda sanki dünyanın nasıl kurulduğuna gidiyorsunuz. Kitabın kurgusu çok başarılı. Çeviri de gayet güzel olmuş, pek beğendim.

Kitabı okudukça sürekli realizm-sürrealizm arasında gidip geliyorsunuz. Anlatım o kadar başarılı ki neyin gerçek neyin gerçek olmadığını kavrayamıyorsunuz bir türlü. Zaten Marquez amcanın yapmak istediği buydu. Tabi kitabı hakkında gerçek dışında zerre birşeye rastlayamazsınız demiş, eh bu da bir nebze olsun insanı rahatlıyor bu bağlamda..

Yayınevinin düşündüğü birşey mi bilmiyorum ama kitabın başındaki soyağacını sürekli dönüp dönüp kontrol ediyorsunuz. O kadar çok Aureliano ve Jose Arcadio var ki, kim hangisiydi insan şaşırıyor. Mekan ise GGM amcamızın doğduğu yer yani Kolombiya' nın kuzeyinde bulunan Aracata kasabası, sanırım şu an şehirdir herhalde :p Tabi kitapta doğrudan bir ismi kullanmayıp Macondo ismini vermiş doğduğu kasabaya. Kasaba halkı geçen senelerde kasabanın ismi Macondo olarak değiştirilsin diye teklif götürmüş yetkililere fekat reddetmiş sayın abilerimiz.

-----------------SPOILER---------------

Soyağacının başında bulunan Jose Arcadio Buendia amcamız buraya gelir ve çevresindekilerle birlikte burayı yaşanılabilir bir hale getirmeye başlar. Herşeyin başı Jose Arcadio amcamız. Kasabanın bir ekabiri varsa o da kendisidir. Kendisinden başka da kimse yoktur zati. Ondan habersiz ne birşey yaparlar ne de bir işe kalkışır Macondo' nun körpecik halkı.. Dışarıdan gelen insanlara karşı hem korku hem merak besler bu millet.. Çingeneler diye geçer kitabın başında, Ondan sonra kasaba geliştikçe giden gelenin haddi hesabı olmaz.. Bu çingenelerden biri vardır ki, adı Melquiades idir. Buendia sülalesinin yaşam biçimini kökten değiştirmiş de diyebilirim şahsen bu saygıdeğer dedeye. JAB amca ile o kadar sıkı ahbap olurlar ki yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Affedersiniz bu dötü boklu çingene dededen öğrendikleri hayatını esir alır resmen.. Simyaya merak salar ve kayışı kopartır. Evin hanımı Ursula nine ise evi çekip çekiştiren tek insandır o zaman. Çocuklar büyüdükçe, aile genişledikçe yine bütün yük O'nun omuzlarındadır. Ağacın dibinde ömrünü çürüten JAB amcamızı hiçbir zaman ihmal etmedi ayrıca. En büyük oğulları Jose Arcadio bir kıza kapılıp terkeder Macondo' yu. Tanrının bir işaretiymiş gibi, ufak bir kız çocuğu gelir aileye. Sorgusuz sualsiz kabul ederler Rebecca' yı.. Küçük oğlan Aureliano ise babasının izinden gitmeye kararlı gibidir. Kızkardeşleri Amaranta ise kendi halinde yaşantısını sürdürmektedir. Tabi bu zamanlarda JAB amcamız daha ağacın dibinde yatıp kalkmaya başlamamıştı.

Çocuklar büyüdükçe dertleri de büyür oldu haliyle. Kasabaya gelen bir yabancıya göz koyar Amaranta ile Rebecca. Aralarında kıyasıya bir savaş başlar, ta ki ömürlerinin sonuna kadar. Aureliano ise kasabaya atanan hakimcağızın kızlarından en küçüğünü beğenir ve onla evlenmek ister. Güzel Remedios!! Körpe yavrucak daha hayatın ne olduğunu anlayamadan göçüp gitti ve Aureliano' nun hayatı başlı başına değişti. Liberallere katılıp Albay oldu ve yıllar boyunca savaştı. Önsezi yeteneği ile herşeyden haberi oluyordu nerdeyse. Ailesinden kilometrelerce uzakta olmasına rağmen her olan biteni biliyordu adeta.. Gün gelir JAB amca göçer gider dünyadan ve sevgili dostu Melquiades' e ulaşır. Aureliano döner gelir, Melquiades' in odasına kapanır ve saatlerce onun ruhuyla konuşurdu. Melquiades' in odasına kendini hapseden sülalenin veletleri kayış kopuk biçimde devam ederlerdi hayatlarına.. Uzaklara giden Jose Arcadio gelir Rebecca ile evlenir. Aureliano' yu infazdan kurtarıp kendisi de bi zaman sonra intihar eder. Rebecca ölene kadar o evden adımını atmaz dışarı. Amaranta ile Rebecca arasındaki savaş aşık oldukları Pietro Crespi öldüğü zaman bile bitmez. Amaranta eline siyah yazma bağlar Crespi öldüğü zaman. Kız ehli kız olduğunu elaleme gösterir gibi. Hep içine kapanık biri olarak göç etti o da..

Yıllar akıp gidiyordu ama ayakta tek kalan kişi Ursula'ydı. Sülale genişledikçe genişlemiş, işler çığırından çıkmıştı. Kendisi olmasa aileyi ayatak tutabilen kimse olamazdı kanımca.. Aureliano' da son nefesini verdi birgün.. 17 farklı kadından 17 çocuğu olmuştu. Sofia' dan olan ikizleri ise aynı evde yaşıyorlardı. Ve artık kasabanın ileri gelenleri onlar oldu. Ursula yıllara inat körleşmesine rağmen hala dimdik ayaktaydı. Birgün geldi o da boyladı tahtalıköyü..

Artık sülale son demlerini yaşıyor gibiydi. Ev ile ilgilenen kimse kalmamıştı. Çürümeye terkedilmişti adeta. Aureliano Segundo' nun kızları kendilerine farklı yollar çizmişti. Çocuklar olmadan evvel kasabaya yerleşen Amerikalılar, tüm yaşamlarını altüst etti. Amerikalılar' ın kurduğu muz şirketinde yıllarca amele muamelesi gördü Macondolular. Kendilerince yaşamaya çalışanlar, hayatlarından memnun olan insanlar artık başkalarına muhtaçtı.. Grev mrev derken büyük olaylar yaşandı Macondo' da ama herkes seyircisiz kalmıştı bu duruma. Sonraki nesiller bunu asla bilmeyecekti. A. Segundo' nun kızı Meme' nin gayrimeşru ilişkisinden olan Aureliano ise yeni bir umut gibi göründü aile için. Teyzesi Amaranta Ursula kocasıyla Belçika' dan döndüğünde bile Melquiades' in odasından çıkmıyordu. Kendini onun yazdıklarını çevirmeye, anlamaya adadı.

Feleğin bir oyunuydu sanki Amaranta Ursula ile Aureliano' nun ensest ilişkisi. Tabi kimse bilemezdi Aureliano' nun Meme' nin oğlu olduğunu.. Bu ilişkiden çocukları oldu ve ailenin en çok korktuğu başlarına geldi. Doğan çocukların domuz kuyruğuna sahip olması!! Bunun üzerine Aureliano kim olduğunu araştırdı araştırdı ama bulamadı bir türlü. En sonunda Pilar Ternera' yı buldu. 145 yaşını devirmiş bir çınar. Sülalenin yarısı da neredeyse ondan olmaydı. İlişkilerinden korkup kaçanlar bu kadına sığınırdı sülalede.. Ondan da birşey öğrenemedi. Doğum sonrası fenalaşan Amaranta hayatını kaybetti. Sülaleden bir Aureliano bir de doğan çocuk kalmıştı.

Melquiades' in notlarını bitirmeye karar verdi Aureliano ve acı gerçekle yüzleşti. Bu çingene dedemiz sülalenin seceresini çıkarmış ve kaderini yazmıştı notlarına.. Tabi ben o sırada okkalı bir küfür basıp kitabı fırlattım.

Melquiades' in dediği gibi; "Soyun atası ağaca bağlanır,sonuncusunu da karıncalar yer"

-----------------SPOILER---------------

Kitabın sonlarına doğru Marquez amcanın kim olduğunu da çakıveriyorsunuz.
Kitabı okuyanlar arasında hep bir tartışma konusu olmuştur, kimin yüzyıllık yalnızlığıydı bu diye.. Kimisi Melquiades der kimisi Amaranta.. Bana göre ise Ursula' nın yalnızlığıydı bu. Ne demek istediğim kitabı okuyanlar açısından daha anlaşılır olur. Zevkle okuyunuz olm bu kitabı..
Resmen kopuyosunuz dünyadan. Bambaşka bir aleme dalıyorsunuz ve hiç çıkmak istemiyorsunuz. Öyle şeyler varki ciddi ciddi 100 yıl gibi geçiyor sanki kitabı okurken..




Dipnot: Marquez amca kitabı 2 yıl gibi kısa sürede tamamlamış velakin evde ne var ne yok satmış eşi. Borçları kapatabilmek için tabi. Bitirdiğinde karısına okutmuş ve ondan teyit alıp ona göre kitabı bastırtmış. Helal olsun diyoruz, saygılar sevgiler..

0 yorum:

Yorum Gönder